Saturday, September 5, 2015

"Neme lazımcılık Anaforu"


''Devir, Sultan Süleyman dönemi.Osmanlı'nın en parlak dönemleri yaşanmaktadır.Kanuni Sultan Süleyman, ileriye dönük kuşkular taşımaktadır;
Bu muhteşem devlet bir gün gelir de çökebilir miydi?
Bu çöküş, hangi nedenlerle olabilirdi?
Bu endişelerini, devrin en önemli âlimlerinden olan süt kardeşi Yahya Efendiye iletir.Gelen yanıt çok ilginçtir:
-Neme lâzım Sultanım?..
Kanuni ,çok şaşırır ve derhal Yahya Efendiyi ziyaret edip bu ilgisiz ve duyarsız cevabının nedenini sorar.Yahya Efendi de şu yanıtı verir:
- Sultanım! Bir devlette zulüm yayılsa, haksızlık şâyi olsa,
İşitenler de neme lazım deyip uzaklaşsalar,
Sonra koyunları kurtlar değil de çobanlar yese,
Bilenler bunu söylemeyip sussa,
Fakirlerin, muhtaçların, yoksulların, kimsesizlerin feryadı göklere çıksa da bunu da taşlardan başkası işitmese,
İşte o zaman devletin sonu görünür.Böyle durumlardan sonra devletin hazinesi boşalır, halkın itimat ve hürmeti sarsılır.Asayişe itaat hissi gider, halkta hürmet duygusu yok olur.
Çöküş ve izmihlâl de böylece mukadder hale gelir.''


İşte neme lazımcılığın asrında , 'insan' merkezli müzakereler düzenlenmeli ve bu çerçevede asra muhatap olacak neslin yetişmesinde özünden ödün vermeyen yeni formatlar ortaya konulmalı.Neme lazım anaforundaki cemiyetin, ancak topyekün seferberliklerle ihya edileceği bir realitedir. İnsanoğlunun ayaklarının altına hizmet etmek için serfuru ettirilen kainat, bugünlerde asıl muhatabını aramakta.Bu çerçevede ifade edilecek hususlarda amaç, insan yetiştirme ile ilgili semptomlar ortaya koymak değil,öz olan mazi derinliklerimizdeki közü yeniden alevlendirerek farkındalık oluşturmaktır.Nitekim mazi hayatımızın lambasıdır, önümüzü aydınlatır.


0 comments: