İnsanoğlu , zamanımızda güven duygusu sorunu
yaşamaktadır.
Günümüzde güven duygusu yoksun beşerî münasebetler yetim bir toplum prototipini de ortaya çıkarmıştır. Bu nedenle içinde bulunduğumuz zaman diliminde insanlık, çevresine 'güven' duygusu verme azmini taşımalıdır. Zira 'güvenilmek', 'sevilmekten' daha büyük iltifattır.
Günümüzde güven duygusu yoksun beşerî münasebetler yetim bir toplum prototipini de ortaya çıkarmıştır. Bu nedenle içinde bulunduğumuz zaman diliminde insanlık, çevresine 'güven' duygusu verme azmini taşımalıdır. Zira 'güvenilmek', 'sevilmekten' daha büyük iltifattır.
Kabuğumuza vurulan boyalar zamanla içimize işler. Bizler
güven ve sevgi hâlesi etrafında çocuklarımızın nâzenin kabuklarına öyle
dokunalım ki yürek ülkeleri duyuşsal anlamda ayrı bir enginlik kazansın.
Duyuşsal hedef dediğimiz davranış kazanımları ne zaman ki
eğitim ağımızın içerisinde amaç olarak yerini aldı, işte o zaman karşılaşılan
sorunlar da minimize olacaktır.
“Abbasi Halifelerinden Harun Reşid devrinde Bağdat’ta
yaşamış olan ve veli olarak bilinen Behlül Dana Hazretleri, Harun Reşid’in
hayatında önemli bir yer tutar.
Bir gün Harun
Reşid Behlül Dana'ya şöyle bir soru sorar:
- Sen en çok kimi
seversin ya Hazret?
O da şöyle
cevap vermiş:
- Karnımı kim
doyurursa onu severim!
Harun Reşid bu
sefer şöyle bir soru sormuş:
- Eğer ben
senin karnını doyurursam beni sevecek misin?
Behlül Dana
Hazretlerinin cevabı da gecikmemiş;
- Veresiye sevgi
olmaz efendim! ”
Sevginin
lafa değil eyleme ihtiyacı vardır. Çünkü sevgi ,histir. Karşılığında eylem
ister, fedakarlık ister. Talim ve terbiye kuşağında madde ve mânâ eğitiminin
temeli sevgi ise, götürü bedel usul veya veresiye anlayışıyla bir neslin
yetişmesi düşünülemez.
İhale
şartlarını bilerek anne-baba olan, ihale şartlarını göze alarak öğretmen olan
kişilerin, öncelikli hedefi kalıcı izli sevgi hâleleri oluşturmak olacaktır.
0 comments:
Post a Comment