Monday, January 9, 2017

Gâyet'ül-gâye

"Çiftlikten çiftliğe, yarıştan yarışa koşarak atları terbiye etmeye çalışan gezgin bir at terbiyecisi vardır. Gezgin babanın işi nedeniyle, çocuğunun orta öğretimi de kesintilere uğramıştır. Bir vakit okulda Türkçe Öğretmeni, öğrencilerinden büyüdükleri zaman ne olmak ve ne yapmak istedikleri konusunda bir kompozisyon yazmalarını ister.
Gezgin ailenin 13 yaşındaki oğlu, bütün gece oturup günün birinde at çiftliğine sahip olmayı hedeflediğini anlatan yedi sayfalık bir kompozisyon yazar. Hayalini en ince ayrıntılarıyla anlatır. Hatta hayalindeki 200 dönümlük çiftliğin krokisini de çizer. Binaların, ahırların ve koşu yollarının yerlerini gösterir. Krokiye, 200 dönümlük arazinin üzerine oturacak 1000 metrekarelik evin ayrıntılı planını da eklemeyi unutmaz. Ertesi gün hocasına sunduğu yedi sayfalık ödev, tam kalbinin sesi olur.
   Gezgin ailenin genç oğlu iki gün sonra ödevi geri alır. Kağıdın üzerinde kırmızı kalemle yazılmış kocaman bir "sıfır" ve "dersten sonra beni gör" uyarısı vardır.
   - "Neden 'sıfır' aldım?, diye merakla sorar hocasına çocuk...
   - "Bu senin yaşında bir çocuk için gerçekçi olmayan bir hayal. Paran yok. Gezginci bir aileden geliyorsun. Kaynağınız yok. At çiftliği kurmak büyük para gerektirir. Önce araziyi satın alman lazım. Damızlık hayvanlar da alman gerekiyor. Bunu başarman imkansız" der hocası ve ekler:
   - "Eğer ödevini gerçekçi hedefler belirledikten sonra yeniden yazarsan, o zaman notunu yeniden gözden geçiririm."
   Çocuk evine döner ve uzun uzun düşünür.Bir müddet sonra babasına danışır:
  Babası;
 - "Oğlum! Bu konuda kararını kendin vermelisin. Bu senin hayatın için oldukça önemli bir seçim!" der.
   Çocuk bir hafta kadar düşündükten sonra ödevini, hiçbir değişiklik yapmadan geri götürür ve şöyle der hocasına:
   - "Siz verdiğiniz notu değiştirmeyin, ben de hayallerimi!"
   O orta 2 öğrencisi bugün 200 dönümlük arazi üzerindeki 1000 metrekarelik evinde oturuyor. Yıllar önce yazdığı ödev ise, şöminenin üzerinde çerçevelenmiş olarak asılı durmaktadır.

   Kişi aslında vazgeçtiğinde üzülür, kaybettiğinde değil. Unutmamalı ki vazgeçtiğin her şeyi, başkasına hediye edersin. Tercihten kaçınan da tercihini zaten yapmış demektir. Unutulmamalı ki ertelenen hayaller ve hedefler psikolojik sıkıntıların zeminini oluşturur.

0 comments: