Friday, January 27, 2017

Hayat Mertebesi

Hayat Mertebesi
Hayat Mertebesi
Cansız varlıkların ifadesi olan cemâdât âlemi, bitkiler âlemi olan nebâtat âlemi ve türlü türlü hayvanat âlemi kainattaki tını ve enstrümanı ile tefekkür edildiğinde hepsinin kendilerine has bir hayat mertebelerinin olduğu görülür. Bu kapsamda nebâtat ailesinden olan bir ağacın dalından budağından bir yerinden kesseniz zerre kadar acı duymadıklarını, ızdırap çekmediklerini ve irkilmediklerini görürsünüz. Allah o ağaca o kadar minimal bir hayat mertebesi vermiş ki, ona o hayat kâfidir. Çünkü o ağaç çok acımasız işlerde istihdam edilecektir. Eğer yüksek bir hayat standardı ile serfirâz edilseydi o ağaca verilen hayat onu perişan eder, onun ızdırabı olurdu. Cemâdâtın bir üst mertebesi olan nebâtat kendini korumaktan âciz bir şekilde  hayat mertebesi bu şekilde devam ederken, nebâtat âleminin bir üst metrebesinde olan hayvanların ise kendisini koruduğunu, ancak dayısını koruyamadığını temâşa edersiniz. Kurban Bayramı geldiği zaman teyzesi, halası, torunu kesilecek, hayvanı hâlâ rahat rahat otunu yer görürsünüz. Ona da öyle bir hayat mertebesi lazım. Yaratılanların iftiharı olan insanların ise bırakın kendilerini veya yakınlarını, ozon tabakası delinince canı sıkılır, balinalar deniz kıyısınına vurmuş olsa keyfi kaçar. Deniz dibinden uzayın derinliklerine kadar hassasiyeti olan insanoğlunun koordinatlarının nerelere kadar vüsatli olduğunu idrak edebilmek hayat mertebesinin de câmiyyetini gösterir. Allah insana münasip bir hayat tarzını, ona müsait bir fıtratı bu küllilikte bahşetmiş.

Hayvanlar her şeyi bilerek sanki başka bir âlemde terbiyeye ve tekâmüle mazhar olmuş gibi dünyaya gelirlerken, insan öğrenme istidadıyla ve terbiyeye aç bir şekilde dünyaya geliyor. Âleme tefekkür nazarıyla bakarsanız bir ördek yavrusu yumurtadan çıkar çıkmaz hemen suda yüzmeye başlıyor. O ördek yavrusuna sormak lazım; senin Arşimedin kim, suyun kaldırma kuvvetini nereden biliyorsun? Biz yüzmeyi öğrenme adına haftalarımızı harcıyoruz. Tavuk yumurtayı ilm-i ilâhiden öğrenerek gelmiş, biz daha menemen yapmayı burada öğreniyoruz. Bir elma ağacını düşünün, binlerce yavrusu var hepsini besliyor, biz bir çocuğun hakkından gelemiyoruz. Yüce Yaratıcı burada acziyetimizi o kadar gözümüzün önüne seriyor ki, insan talim ve terbiye ışığında mahiyetinin gereğini yaparak ahsen makamına, şeref payitahtına ulaşabisin.


Yapma isteğinizin olması, yapabilme kabiliyetinizin varlığına dalalettir. İşte bu noktada Allah'ın insana ikram ettiği kuvva ve hissiyatlarına fıtrî bir kayıt koymayıp serbest bırakmasının nedeni, insanın yetenek ve kabiliyetlerini terakki ettirerek inkişaf etmesine vâbeste olması hasebiyledir. Bu adeseden nazara alındığında insana verilen bu nihayetsiz istidad, insanın mükerrem bir varlık olmasından kaynaklanmaktadır.

Çocuklarınıza baştan aşağıya değişik kabiliyet  ve yeteneklere gebe bir birey olarak en son ne zaman baktınız? Nihayetsiz istidatları içinde barındıran çocuğunuzun başını okşarken bir daha düşünün..!

0 comments: