Wednesday, January 18, 2017

Güven Bağrında Sevgi - 2

Günümüzde bedenin ihtiyaçları azami derecede giderilirken, ruhun ihtiyaçlarına cevap verilememekte. Çocuk 'güven ve güven' bağrında boy atar, 'sevgi' dalında da yetişir. Çocukla iletişimin en önemli bileşenlerinin ebeveyn tarafından zamanın akışına bırakılması ilginçtir. Zira çocukla iletişim doğumla başlar, yaş seviyesine göre kuvvetlenerek temâdi eder. Bu süreçte de anne - babanın iletişim sermayesi hep 'güven ve sevgi' parametresi ile zenginleşir. Hem aile hem okul bu iki önemli hususa ev sahipliği yaptığı sürece de teoride kalan hiç bir şey kalmayacaktır. Sorunlu ve problemli gösterilen bireylerde çözümsüzlük sebepleri de bu iki hasletin ihmalinden kaynaklanmaktadır.
Ebeveyn, sevgisine sınır koymamalı ki çocuk duygu yoksunluğu yaşamasın. Zira sevmek, sevilmenin peşin bedelidir. Günümüzde yanlış addedilen ‘çocuğa çok yüz verirsen veya çocukla çok sık birlikte olursan kendine bağımlı yaparsın’ anlayışı, maalesef ailelerde hurafe olarak devam etmektedir. Ebeveyn bilmeli ki çocuk eksik kalan sevgiyi her zaman başka yerlere arayarak doldurmasını bilir.
Kâinat hiç bir metrajında boşluk kabul etmez iken, kendisine hizmet edilen beşer dünyasında bir boşluğun kabul edilebilirliği imkansızdır. Evde sevgi görmeyen evlad, başka yerde gördüğü küçük sevgilere hemen meyleder ve onun adına 'aşk' der. İnsan kaynayan bir tencere gibidir. Kaynayınca basıç artar. Ve siz subapını açmadığınız takdirde de patlamaya müheyya kılarsınız. Bir maden olan altın, fiziki şartlarda 1064 santigrat derecede erirken, altından daha kıymetli çocuğu  da sevgi hâlesiyle yavaş yavaş eritebileceksin ki tâlim ve terbiyede muvaffak olunabilsin. İnsanda kan pompalayan bir et parçası var ve Yüce Yaratıcı ona sevgi koymuşsa, size daima 'sevgi' pompalamak düşer. Trafo gibi olmak lazım ki etrafa  enerji yayarak sevgi potaları ikâme edilsin. 
Zira günümüz depresif hastalıklara en acil reçete, kişinin kendisi dışında da seveceği kimselerin varlığını hissetirmesi olacaktır.

0 comments: