'Bir mermer yontucusu, dağın tepesinde, kızgın güneşin altında, mermer
yontmaktan son derece yorulmuş. Kendi
kendine söylenmeye başlamış:
"Bıktım artık mermer yontmaktan. Hayat mı bu yaşadığım sanki? Devamlı
mermer yontmaktan başka bir şey yapmıyorum. Yontmak zaten zor, bir de yetmezmiş
gibi hep bu kızgın, yakıcı güneş! Ah! Güneşin yerinde olsam keşke. Ne güzel
yükseklerde her yere hakim olacaktım. Işığımla her yeri aydınlatacaktım.” der.
Yontucunun dileği mucize eseri kabul olunur ve yontucu o an güneş olur.
Dileği kabul edildiği için çok mutludur. Artık güneş kimliğiyle her tarafa ışık
vermektedir. Fakat bu sırada bulutlar ortaya çıkar ve ışığını her yere
yaymasına engel olur. Bu duruma isyan
eder:
"Şu basit bulutlar benim ışınlarımı engelleyecek kadar kuvvetli
olduklarına göre güneş olmanın ne anlamı var. Mademki bulutlar bu kadar
kuvvetli, keşke bulut olsaydım.” der.
Dileği kabul olur ve hemen bulut olur. Dünyanın üzerinde özgürce gezinmeye
başlar, oradan oraya gider, yağmur yağdırır, toprağa bereket verir. Fakat
birdenbire rüzgar çıkar ve bulutları dağıtır. Ve bu sefer de;
"Rüzgar nereden çıktı da geldi ve beni dağıttı, demek ki rüzgar daha
kuvvetli. Öyleyse ben rüzgar olmak istiyorum." der.
Dileği yine kabul olur, güçlü bir rüzgar olur. Dünyanın üzerinde eser
durur, fırtınalar estirir, tayfunlar meydana getirir. Fakat birdenbire önüne
kocaman bir dağ çıkar ve ona mâni olur. Bunun üzerine de;
"Basit bir dağ beni durdurmaya yettiğine göre benim rüzgar olmanın ne
anlamı var, keşke dağ olabilseydim" der.
Dileği kabul olur ve bir anda koca bir dağ olur. Bazı sesler duyar, ona
durmadan vurulduğunu hisseder. Ondan daha kuvvetli olan, onu içten içe oyan.. Bir
de bakar ki; gördüğü sadece küçük bir
mermer yontucusudur.
0 comments:
Post a Comment